können

“können” Anlam:

  • Können fiili, Almanca’da “yapabilmek, becerebilmek” anlamına gelir.
  • Bir şeyin mümkün olduğunu veya izin verdiğini de ifade edebilir.
  • İngilizce “can” veya “to be able to” fiillerine karşılık gelir.

“können” Kullanım Alanları:

  1. (Fiziksel) Yetenek ve Becerileri İfade Etmek (Fähigkeit): Mesela ben bunu öğrendim. ben bunu yapabiliyorum. Örneğin Almanca öğrendim.
    • Ich kann schwimmen. (Yüzme biliyorum.)
    • Ich kann Englisch (sprechen). Burada “sprechen” bariz fiili belli olduğundan Almanlar bazen söylemeyebiliyorlar. Net olarka bir şey belli ise onu söylemeyebilirsiniz. Diğer modal fiiller içinde geçerli bu durum.
    • Wir können den Berg besteigen. (Dağa tırmanabiliriz.
  2. Olasılıkları ve izinleri İfade Etmek (möglichkeit ve Erlaubnis): Arada ince bir fark var. Örneğin burada yemek yeme ve içme olasılığı var. Ve siz bunu yapmaya isinlisiniz. Oraya gidip yemek yiyebilirsiniz.
    • Hier kann man essen und trinken. (İnsanlar burada yemek yiyebilir ve su içebilir.)
    • Kann ich hier parken? (Burada park edebilir miyim?)
    • Du kannst das Fenster öffnen. (Pencereyi açabilirsin.)
    • Man kann im Park spazieren gehen. (Parkta yürüyüşe çıkabilirsiniz.)
  3. Teklif ve Riçada Bulunmak:
    • Kannst du mir bitte helfen? (Bana yardım edebilir misin?)
    • Könnten Sie mir bitte helfen. (Lütfen bana yardımcı olabilir misiniz?) Bu başka bir forma da giriyor. Kibarca ve saygılı bir şekilde söylenir.
    • Können wir morgen zusammen ins Kino gehen? (Yarın birlikte sinemaya gidebilir miyiz?)
  4. Farklı Anlamlarda Kullanım:
    • Das kann ich nicht glauben! (Buna inanamıyorum!)
    • Das kann doch nicht sein! (Bu imkansız!)
    • Was kann ich für dich tun? (Senin için ne yapabilirim?)
  5. Unfähigkeit ve Verneinung: “Können” kelimesinin olumsuz formu yetenek eksikliğini veya fiziksel imkansızlığı ifade eder.
    • Ich kann nicht schwimmen. (Yüzemem.) – Yetenek eksikliğini ifade eder.
    • Man kann hier nicht parken. (Burada park edilemez.) – Bir yasak veya fiziksel imkansızlık durumunu belirtir.

“können” Çekimler:

können almanca modalverben modal fiil çekimleri tüm zamanlar (Präsens, Präteritum, Perfekt, Plusquam., Futur I, Futur II)
Sözlük: Netzverb

Können fiili, düzensiz (unregelmäßig) bir fiildir. Präsens (şimdiki zaman), Präteritum (geçmiş zaman), Perfekt (di’li geçmiş zaman) ve Futur I (gelecek zaman) gibi tüm zaman çekimleri şu şekilde olur:

können Präsens (Şimdiki Zaman)

  • ich kann (ben yapabiliyorum): Ich kann Deutsch sprechen. (Ben Almanca konuşabiliyorum.)
  • du kannst (sen yapabiliyorsun): Du kannst das Buch lesen. (Sen kitabı okuyabilirsin.)
  • er kann (o yapabiliyor): Er kann schnell laufen. (O hızlı koşabiliyor.)
  • wir können (biz yapabiliyoruz): Wir können schwimmen. (Biz yüzebiliyoruz.)
  • ihr könnt (siz yapabiliyorsunuz): Ihr könnt mich hören. (Siz beni duyabiliyorsunuz.)
  • sie können (onlar yapabiliyor): Sie können tanzen. (Onlar dans edebiliyor.)

können Präteritum (Geçmiş Zaman)

  • ich konnte (ben yapabildim): Ich konnte gestern nicht kommen. (Dün gelebildim.)
  • du konntest (sen yapabildin): Du konntest das Rätsel lösen. (Sen bulmacayı çözebildin.)
  • er konnte (o yapabildi): Er konnte den Zug erreichen. (O treni yakalayabildi.)
  • wir konnten (biz yapabildik): Wir konnten den Film sehen. (Biz filmi izleyebildik.)
  • ihr konntet (siz yapabildiniz): Ihr konntet die Antwort wissen. (Siz cevabı bilebildiniz.)
  • sie konnten (onlar yapabildi): Sie konnten im Wettbewerb gewinnen. (Onlar yarışmada kazanabildi.)

können Perfekt (di’li Geçmiş Zaman)

  • ich habe gekonnt (ben yapabildim): Ich habe gestern schwimmen gekonnt. (Dün yüzebildim.)
  • du hast gekonnt (sen yapabildin): Du hast sehr gut kochen gekonnt. (Sen çok iyi pişirebildin.)
  • er hat gekonnt (o yapabildi): Er hat ohne Hilfe das Problem lösen gekonnt. (O yardımsız problemi çözebildi.)
  • wir haben gekonnt (biz yapabildik): Wir haben zusammen arbeiten gekonnt. (Biz birlikte çalışabildik.)
  • ihr habt gekonnt (siz yapabildiniz): Ihr habt schneller lernen gekonnt. (Siz daha hızlı öğrenebildiniz.)
  • sie haben gekonnt (onlar yapabildiler): Sie haben viele Sprachen sprechen gekonnt. (Onlar birçok dil konuşabildi.)

können Plusquamperfekt (Miş’li Geçmiş Zaman)

  • ich hatte gekonnt (ben yapabilmiştim): Ich hatte schon vor Jahren schwimmen gekonnt. (Ben yıllar önce yüzebilmiştim.)
  • du hattest gekonnt (sen yapabilmiştin): Du hattest das Problem alleine lösen gekonnt. (Sen problemi tek başına çözebilmiştin.)
  • er hatte gekonnt (o yapabilmişti): Er hatte die Prüfung gut bestehen gekonnt. (O sınavı iyi geçebilmişti.)
  • wir hatten gekonnt (biz yapabilmiştik): Wir hatten früher viel reisen gekonnt. (Biz daha önce çok seyahat edebilmiştik.)
  • ihr hattet gekonnt (siz yapabilmiştiniz): Ihr hattet die Lösung finden gekonnt. (Siz çözümü bulabilmiştiniz.)
  • sie hatten gekonnt (onlar yapabilmişti): Sie hatten verschiedene Kulturen kennenlernen gekonnt. (Onlar farklı kültürleri tanıyabilmişti.)

können Futur I (Gelecek Zaman)

  • ich werde können (ben yapabileceğim): Ich werde nächstes Jahr besser Deutsch können. (Ben gelecek yıl daha iyi Almanca konuşabileceğim.)
  • du wirst können (sen yapabileceksin): Du wirst das Problem lösen können. (Sen problemi çözebileceksin.)
  • er wird können (o yapabilecek): Er wird mit uns kommen können. (O bizimle gelebilecek.)
  • wir werden können (biz yapabileceğiz): Wir werden das Spiel gewinnen können. (Biz oyunu kazanabileceğiz.)
  • ihr werdet können (siz yapabileceksiniz): Ihr werdet die Prüfung bestehen können. (Siz sınavı geçebileceksiniz.)
  • sie werden können (onlar yapabilecek): Sie werden die Welt verändern können. (Onlar dünyayı değiştirebilecek.)

können Futur II (Gelecekte Tamamlanmış Zaman)

  • ich werde gekonnt haben (ben yapmış olacağım): Ich werde bis dahin schwimmen gekonnt haben. (Ben o zamana kadar yüzmüş olacağım.)
  • du wirst gekonnt haben (sen yapmış olacaksın): Du wirst die Sprache fließend sprechen gekonnt haben. (Sen dilini akıcı konuşmuş olacaksın.)
  • er wird gekonnt haben (o yapmış olacak): Er wird seine Ziele erreicht gekonnt haben. (O hedeflerine ulaşmış olacak.)
  • wir werden gekonnt haben (biz yapmış olacağız): Wir werden viel gelernt gekonnt haben. (Biz çok şey öğrenmiş olacağız.)
  • ihr werdet gekonnt haben (siz yapmış olacaksınız): Ihr werdet euch verbessert gekonnt haben. (Siz kendinizi geliştirmiş olacaksınız.)
  • sie werden gekonnt haben (onlar yapmış olacak): Sie werden neue Technologien entwickelt gekonnt haben. (Onlar yeni teknolojiler geliştirmiş olacak.)
 müssenkönnendürfensollenwollenmögenmöchten
ichmusskanndarfsollwillmagmöchte
dumusstkannstdarfstsollstwillstmagstmöchtest
er/sie/esmusskanndarfsollwillmagmöchte
wirmüssenkönnendürfensollenwollenmögenmöchten
ihrmüsstkönntdürftsolltwolltmögtmöchtet
sie/Siemüssenkönnendürfensollenwollenmögenmöchten

İlginizi Çekebilir:

Kaynak: Kaynak tamamen Almanca’dır, Türkçe değildir bilginize. İçinde çok fazla örnek ses kayıtları, dinleme pratikleri, örnek cümleler, video ders anlatımı ve daha fazlası var. Ses ve video kayıtları iOS ve Android’ten indirebilirsiniz.

Yorum yapın